31 Aralık 2011 Cumartesi

MUTLU YILLAR

Herkese mutlu yıllar dilerim. Happy new year, Feliz Navidad . 2012 tüm sevdiklerinizle mutlu, huzurlu, sağlıklı bir yıl olsun. Tabii ki bol bol gezentili olsun :)






22 Aralık 2011 Perşembe

Hep Bir Karavan'ım Olsun İstedim



Çocukken sorardık birbirimize, en beğendiğin araba ne diye. Kimisi derdi Ferrari kimisi Mercedes ya da ayağımı yerden kessin yeter bir Vosvos'a bile razıyım. Benim de hep yolda galeride büyüklerimden gördüğüm modeller vardı, hatta Beverly Hills çizgi filmindeki gibi bir araba hayal etmiştim, hani şu üstü açık beyaz limuzin arkasında havuzu olan :) hatta bakınız :)
http://www.youtube.com/watch?v=Y1Hh32q3yCI
sonra dedim kızım Özlem boş ver sen bir Gezenti ‘sin. Benim çocukken hayalim artık hangi filmde nerde gördüysem ah bir karavanım olsa. Alsam yanıma dostlarımı çıksam yollara. Arabanın içinde ev var daha ne olsun kaplumbağa gibi sırtımda taşırım evimi. Hem bir sürü yerleri gezmek istiyorum, dünyayı dolaşacaktım onunla. Bir sürü fotoğraflar çekecektim, yolda durup hippiler gibi bohem bir hayatım olacaktı. Karnım acıktığında mini mutfağımda yemekler yapacak çok yorulduğumda da arkada kanepede uyuyacaktım. O kadar çok istemiştim ki bir karavanım olmasını. Bazen görüyorum kamp yerlerinde yazlıklarda ya beni de alsanıza ya da bir gireyim bakiyim ne yapıyorsunuz ne maceralar ne hikâyeler taşıyorsunuz merak ediyorum.
Tabi öyle yallah şoför yallah olmazdım herhalde :) Şimdi bir kaç resim paylaşıyorum böyle şirin minik renkli bir karavanım olsun isterdim. Belki o zaman tam gezenti olurdum, belki de sahip olurum bilmiyorum. Ben istiyorum, inanıyorum, olacaktır, hayallerim...  Little miss sunshine filmindeki gibi yada :)





BOHÇALAR AÇILDI YENİ YIL HEDİYESİ ÇIKTI

 
Canım arkadaşım Melike'nin Bohçası blogunda bu yazıyı paylaşmıştır, sizde lütfen buna katılın, hediyeleriniz yeni yılda bizden size armağan olsun :)http://melikeninbohcasi.blogspot.com/2011/12/bohcalar-acildi.html


Hello sonunda melikenin bohçası acildi içinden neler neler çıktı bir bilseniz ama ilk olarak su yılbaşı çekilisi furyasına katılarak başlayacağım size minik minik hediyeler aldım ve yeni yıla girerken hiç tanımadığım birine bir şey vermek siz ise hiç tanımadığınız birinden bir şey almak duygularını birlikte yasayalım istedim öyle yok bloğunuzda paylaşın facebook da beğen paylaş twitterdan mentions falan beklemiyorum zaten bunları yaparken insan soğuyor o hediyen tek yapmanız gereken 27 Aralık aksamına kadar bana güzel güzel yorumlar yazmanız niye 27 Aralık diye sorarsanız hediyenin uğru olsun ve yılbaşı günü elinizde olmasını istiyorum. Herkes çok mutlu olsun istiyorum iste hediyeler




11 Aralık 2011 Pazar

Hayat Gezince Güzel

 Merhaba :) bugünlerde hiç gezemiyorum yüksek lisansa başladığımdan beri hiç bir şey yapamıyorum. Okul ödev proje is eve gel uyu of :) Yemek yiyecek vaktim bile yok :( Özetle sunu söylersek Hayat Gezince Güzel yoksa çok kotu :( bazen kendimi kısıtlanmış hissediyorum oysaki gecen sene ya da bloğumu açtığım günler ne güzel dia hemen her gün birden fazla yerlerde geziyordum paylaşıyordum :)

Dun çok güzel bir kafeye gittim ismi Kahve6 :) ve Cihangir de böyle eski vintage bohem tarzı koltuklar masalar iceriye girdiğinizde evimde gibi hissettim arkasında ufak bir bahçesi bulunuyor menüleri şahane :) kümesten tavadan fırından diye kategorilere ayırmışlar ben grip kovan cay içtim ohhh misss boğazlarıma şahane iyi geldi :) genel de sabahları kahvaltı mekanik olmada gün içinde şahane dakikalar geçirebilirsiniz bu arada wifi şifreleri limonata ama limonata satmıyorlarmış çok güldük :)

Veeee sonra naptik :) oturduk güzel güzel ödevler projeleri konuştuktan sonra Yeniköy’e doğru yol aldık ve bizim favori balıkçımız Sandal Balık Evi'ne gittik kuzenlerimle tabii ki :) Sandal da bizim favori menümüz başlangıç için balık çorbası ortaya mevsim salatası ama bol peynirli yanında tereyağlı karides ve kalamar of :) Ekmek sepetini boşalttık diyebilirim çünkü harika dereotu mısır ekmekleri var :) ufak şirin yol ustu bir yer ama biz çok seviyoruz lakin serviste biraz aksaklıklar oldu :) çorbamız geç geldi yağ istedik unutuldu hele hele beleş cay verecekler dediler affedersiniz çamur gibiydi bıraktım olsun da o kadar olur dedik, karnimizi doyurduk da of bak yine acıktım yazarken :) hesapta gayet iyi kişi başı ortalama 15-20 TL tuttu diyebilirim :) hem ucuz hem sağlıklı gerçi balık yemedik :)

Sizleri zaman zaman fırsat buldukça bilgilendirmeye devam edeceğim hayat gezince güzel diyorum ve keyifli bir pazar günü geçirmenizi istiyorum ben mi ben ödev yapıca :))










YENİKÖY SANDAL BALIK EVİ
Adres: Köybaşı Cad. No:143 Yeniköy / İstanbul Tel: 0 212 262 36 43 Fax: 0 212 223 77 53. SANDAL BALIK EVİ

23 Kasım 2011 Çarşamba

İSİM,ŞEHİR,HAYVAN



30. ULUSLARARASI İSTANBUL KİTAP FUARI ,12-20 KASIM 2011 tarihlerinde İstanbul Tüyap da gerçekleşti. Ben de ne yapsak diye düşünürken kendimi 13 Kasım Pazar günü saat 13.00 da Tüyap da buldum, kuzenimin sayesinde, şimdi yol git git bilmiyor, ben daha önce gitmiştim hatırlıyorum ama bu kadar uzak yerde de olmaz ki kardeşim. Kitap aşkı için her şeye değer dedik atladık minibüse. İçeri girer girmez büyülendim. Ben deli gibi karikatür hastasıyım uykusuz penguen sayemde köşeyi dönüyor hemen koşa koşa gittim yeni çıkan yiğit özgür kitabını aldım hem de indirimli, sonra katalogdan tek tek istediğimiz yayın evlerini dolaştık. Doğan kitap standına geldiğimizde aklımızda ki ilk kitap olan Yılmaz Özdil ‘in İsim, Şehir,Hayvan kitabını almak oldu. Fiyatı yine indirimliydi, ben kardeşime kuzenimde arkadaşına aldı. Sonra öğrendik ki saat 15: 00 da Yılmaz Özdil’in imza günü varmış, kaçmaz bu fırsat dedik başladık saati beklemeye. Birçok kitap aldık, o kadar çok delirdik ki kollarımız taşıyamaz hale geldi J Bu sırada diğer yazarlardan İclal Aydın, Doğan Cüceloğlu, Emre Kongar gibi ünlü yazarlarımızla da tanışma fırsatımız oldu. Yorulduk azıcık soluklanalım dedik olmadı, kitaplar bizi kendi büyüsü altına çoktan almıştı, sayfalara dokunmak, resimlerine, yazarlarına ve tabiki de fiyatlarına bakmak çok eğlenceliydi. Saat üçe yaklaşırken dedik gidelim salona bekleyelim. Allah’ım sana geliyorum, bu ne KALABALIK, bu insanlar ÇILGIN. Evet, sayın seyirciler yanlış duymadınız bu bir imza günü klasiği daha, Yılmaz Özdil için şehrin bin bir yerinden gelmiş kitapseverler, saatlerce kuyrukta bekledik, ayaklarımıza kara sular indi, yorulduk, pes etmedik. Tam 2 saat sonunda sıra bize geldi ve kitabımızı imzalattık, benim için hiç unutulmayacak bir anıya da ben imza attım. Hiçbir kimseyi bu kadar saat beklide beklemedim, ama değdi kesinlikle J hemen eve gidip okumak kütüphanemizin başköşesinde yıllar boyu saklamak istedim, Yılmaz  Özdil'in dediği gibi ömür boyu yüzümden mutluluğun hiç eksik olmaması dileğiyle. İyi ki varsın, iyi ki yazılarını okuyoruz. Tüm kitapseverlere bu yazımı paylaşıyorum, umarım beğenmişsinizdir =)
NOT: İmza günü resmim Yılmaz Özdil'le aşağıdadır, kitabı da çekip paylaşacağım :)
                        


                                      

6 Ekim 2011 Perşembe

Steve Jobs 1955-2011

Ne söylesem bilemiyorum, belki de hiç bir şey söylememek daha iyi...

Güne saat 8 de uyanarak başladım, her zaman ki gibi başucumda duran İphone el attım. Kimse aramış mı, mesaj var mı diye. Sonra ya bir Tweeter'a bakiyim dedim. Ve ben de tüm dünyadaki herkes gibi o üzücü yazıyı gördüm. Steve Jobs ÖLDÜ !. Evet, bir dünya dâhisi daha kansere yenik düştü ve hayatını kaybetti.
Her gün birçok insan doğuyor ve ölüyor. Bizde bunun farkındayız. Önemli olan bu hayata neler kazandırabildik, neler yaptık, kim olduk, ne olduk, ne olamadık...

Bugün Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan şöyle ifade etmiş:
Bir adam düşünün devlet başkanı değil, aktör ya da müzisyen vs. değil ama Obama'dan kasap Hüseyin'e kadar herkes üzüntü mesajları yayınlıyor.

Kendisini bire bir tanımıyor dahi olsak, yapmış olduğu çalışmalarla bize yeni bir yaşam biçimi kazandırmıştı. Bunu kendi dünyamdan özetlersem Apple ilk tanışmam babamın bana Hong Kong dan getirdiği İpod Photo'm, hala durur çalışma odamda, arada bakar bakar dururum teknolojinin gelişimini sembolize eder. Sonra İphone 3GS aldım bu sefer Turkcell den halen de kullanıyorum, bağımlısıyım, onsuz yaşayamam :) Sonra Dubai den babamla ailede 7'den 70'e herkesin rahatla kullanabileceği( evet babaannem bile İpad kullanıyor kendisi 80 yaşında !!!) İpad aldık. Giderek hayatımıza yenilikler, heyecanlar, uygulamalar, farklı bakış açıları girdi. Eğlence sembolümüz oldu. Tabi birde mini minnacık İpod Shuffle aldım. Bu sefer ben babama aldım :)Spor yaparken tshirtüne takıp istediği müziği rahatlıkla hafifçe dinleyebilsin diye :) Şimdi hepsinin fikir babaları hayatta yok...

Ve bu anlattıklarım herkese hitap edebiliyor biliyorum, sizlerde bu duygular içindesiniz.

Güle Güle Steve Jobs, İCloud 'da huzur içinde uyu....RİP...


19 Eylül 2011 Pazartesi

Dikkat ! Kokpit'de İnecek Var ...

Merhaba :) Nasılsınız bakalım :) Ben inanın çok yoğunum öyle böyle değil. Bilmiyorum ama bu yaz çok ama çok çabuk geçti. Evet arada neredeydim bi Ayvalık yapıp geldik bayramdan sonra ama :) Şimdi size konu başlığımdaki ilginç olayı anlatacağım.

13 Eylül Salı günü akşam 9 da Edremit-İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanına gidiyoruz. Yani sezonu bitirip evimize döneceğiz. Gayet güzel gittik bavulları verdik biletleri aldık sıramızı bekliyoruz. O sırada yaşı 28-32 arasında kotlu mavi t-shirtlü ismini bilmediğimiz genç bir adam birden bağırmaya çağırmaya havayolları şirketinde çalışanlara ağır sözler söylemeye başladı. Meğer derdi elinde bileti varmış da uçağa binemiyormuş,geç kalmış, biletini başkasına satmışlar,uçakta da yer kalmamış. Evet aynen durum buydu. Ama bu adam mı çocuk mu ne desem işte o kişi önce benim ihalem var geç kalıcam dedi, aradan 10 dk geçti Annem ameliyatta kalp krizi geçirdi dedi,bi 15 dk sonra Annem Öldüüüüüüüü diye ağlamaya başladı. Tüm yolcular gibi bende şaşkınlık,panik,vicdanımın sızlaması, ah yazık vah garibim moduna girdik.

Güvenlikler,polisler olaya müdahale ederken biz yavaş yavaş uçağımızda koltuklarımıza doğdru yol aldık. Gerçekten de 66 kişilik jet uçakda yer yoktu. Bu sırada yine bileti elinde olup da giremeyen bir İtalyan turistin feryatları geliyordu,İstanbula inip direk Roma'ya gitmesi uçağa yetişmesi vardı ama maalesef gidemiyordu.Kapılar kapandı ve 45 dklık uçuş seferimiz başladı.

İndik. Gayet güzel el bagajlarımızı alacağımız sırada herkes ayakta beklerken birden KOKPİT kapısı açıldı ve içerden bu MAVİ T-SHİRT giyen adam çıktı !!! ŞOK ŞOK ŞOK!!! Uçağa pilotun yanında kokpitde gelmiş. Yok böyle bir şey görmedim göremem siz de göremezsiniz herhalde !!! Adam'a herkes uzaylı gibi baktı ,ne nasıl olur yani gibi sorular gelirken,ADAM sadece şunu söyledi GÜLEREK"Annem iyi ya birşeyi yok ben size TİYATRO oynadım,bakın ama NASIL içeri girdim,geldim işte ahaha" dedi. ŞOK üstüne ŞOK daha . Resmen vicdanımızı elimize koymuşken nelerle karşılaştık. Uçağa binebilmek için yalan söylemiş,hemde Anne'si üzerinden. Bütün yolcular kadınlar teyzeler : "Senin gibi evlat olmaz olsun,yaptığından utan,tüüüü ayıp ayıp ,yazık Turist bineydi sen kalsaydın keşke,rezil " gibi sözlerle karşılandı. "O"nun umrunda bile değildi elini sallaya sallaya hava atıyodu işte. Yanımda bir yabancı bayan vardı; kocası Türk ve olayı şöyle özetledi eşine: "İşte Türk Erkeği napçaksın" dedi. İnanın böyle bir durumda bulunmaktan ben utandım.
Romalı turist evine gidemedi, ama "O" paşa paşa İstanbul'a dönmüştü. Garip bakışlarımızla beraber bu günüde atlattık çok şükür deyip ,evimize doğru yol aldık.
Yani Kokpit'de inecek var dur KAPTAN  sözleri maalesef GERÇEK oldu ....

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Aklıma Takıldı Yazdım Köşesi :)

Merhaba ,

Bayadır buraları boşlamışım. Farkettim de Ağustos ayının ilk günü bir yeni kayıt yapmışım o kadar. Kusura bakmayın canlarım ama yazmaya değer çok enteresan sofistike sosyete yerlere gidemedim napiyim belki gitçek birini bulamadım biraz yalnız kaldım belki de param bitti ya da keyfm yok bahanem çok.
Evet gelelim bu ay ki raporuma. Ben ramazanın ilk hafta sonu bizim şu Ayvalık var ya bilirsiniz benden duymuşunuzdur oraya gitik kardeşimle. Zaten yabancı bi yer değil kendimi bildim bileli ordayım. Ayvalık hakkında onca söyleyeceğim şeyler var ki onları bu kısacık blogumda yer alamam özel bir gün bunu uzun uzun yazarım. Özetlersek her zamanki Ayvalık'ta ne yapılabilirse yaptık. Deniz,kum,güneş sabahları öğlen sahilde akşamları Sarımsaklı-Cunda-Ayvalık gece çarşı pazar cafeleri gezdik. Bana bu sefer çok farklı birşey gözüme çarpmadı taki Fazıl Say Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası'nın yolda afişini görene kadar. Aaaa hemen gidiyoruz kaçmaz kızım çabuk bilet alalım dedik ve 12 Ağustos Cuma günü Ayvalık Anfi Tiyatroda muhteşem konseri izledik. Ben adeta büyülendim. Fazıl Say 2 parça çaldı gitti biraz gösteriş yaptı ama olsun o bile güzeldi,yaşları 7 ile 18 arasındaki özel çocuklar 80 kişilik dev bir ekip aklımızı başımızdan aldı.
Bunun yanı sıra arkadaşlarla kuzenlerle geçen yazlık muhabetleri,öyle böyle derken kendimi tekrardan evimde yurdumda buldum.
Bu aralar en çok gittiğim bi yer var Cookshop oranın magnolia pudingi enfes gidip denemenizi şiddetle öneriyorum , ve tabiki kavanoz içindeki limonataları. Hatta geçen ay bana bir tanesini hediye ettiler. Üstünde İtalyan yapımı olduğu yazıyordu ben de aceba bunlar nerde satılıyordur dedim geçen gün The Woo dekorasyon mağazasında buldum sizde gidip alabilirsiniz.
Hepinize keyifli haftalar yazın son günlerini doyasıya yaşamanızı diliyorum. Bayram için 9 gün tatilinizin süper geçmesi dileğiyle :)

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Casita Feraye Mantısı vs Bodrum Feriye Mantısı

Merhaba :) Günlerden Pazartesi Ağustos ayının ilk günü ve tabi ki de Ramazan ayının ilk günü, herkese hayırlı olsun diyelim ve geçen hafta neler yaptım nerelere gittim şöyle ufak bir özet geçmek isterim. Sizlere bu sefer iki meşhur mantıcı Casita ve Bodrum dan bahsedeceğim. Cuma akşamı kuzenlerimle Arnavutköy'de bulunan Bodrum Mantı'ya gittik. Bu tabiki ilk gidişim değil ve son da olmayacak. Mantıları ben ısmarlayacağım dediğimden herkes extradan fazla yeme içgüdüsüyle adeta kıtlıktan çıkmış gibi mantıların içine gömüldük. Benim favori tercihim kızarmış mantı olan Feriye Mantısı. Normal mantı sevenler içinde bol sarımsaklı yoğurtlu olunca of yeme de yanında yat. İçinde bulunduğumuz mübarek Ramazan günlerinde böyle yemeklerden bahsetmek ne kadar doğru bilmiyorum ama ben size yine de bahsedeyim siz de iftarda yersiniz olmaz mı :) Şimdi normalde Casita Feraye mantısı bu işi çok çok iyi yapıyor ama Bodrumdan 5 TL daha pahalı :) Aman ne gerek var Bodrum da bence süper duper love kesinlikle. Birde mekânları böyle ufak tefek masalar bir sürü ünlülerin ilk magazinsel resimleri not: Biz bazılarını tanıyamadık acaba kendileri o eski resimlerini görünce tanıyabiliyorlar mı :) Bodrum Mantı Arnavutköy ve Yeşilköy de var sadece ama Casita daha çok sosyetik mekânlar olan Bebek-Etiler-Nişantaşı’nda. Böyle olunca da oralarda kendini çok rahat hissedemiyorsun. Bodrum Mantı bana hep daha samimi sıcak geliyor özelliklede yemekten sonra ÜCRETSİZ servis ettikleri Kağıt Bebek tatlısı. Kağıt helvanın arasına dondurma üstüne vişne sos. Yedik içtik sanırım doyduk hesabı kim ödeyecek... Diye şarkı bu sefer benim için çaldı :) Yediklerimizi eritmek için de Arnavutköy sahilinden Rumeli Hisar'ı Aşiyan'a kadar yürüdük galiba bir saatten fazla sürdü. O muhteşem boğaz havası rengârenk ışıklar gezi tekneleri hafif bir rüzgâr bizi alıp götürdü. Ramazan öncesi son hafta sonu da böyleydi umarım size yardımcı olabilmişimdir. Hepinize iyi haftalar, bol kazançlar, bol bol gezintiler :)





26 Temmuz 2011 Salı

Starbucks-Cafe Nero farkı :)

Merheba :) Biliyorum ki benim yazılarım sizi bilgilendirmeye devam ediyor. O zaman gelin size öğle tatilinizde bir kahve molası veriyim. Şimdi Starbucks ve Cafe Nero bilgiğimiz gibi iki rakip kahve firması. Starbucks istemediğin ot yanında bitermiş gibi her köşe başında açıldı Cafe Nero ise sadece seçkin ve belli merkezlerde var. Önemli not geçenlerde İstanbul Atatürk Havaalanı Dış Hatlara açıldı lütfen gözden kaçmasın :) Benim tercihim kahve için tabiki de Cafe Nero.Ayrıca 10 sıcak içeceğe 1 sıcak içecek bedava olacak şeklinde bir kart verirken;Starbucks'ta böyle bir kart mevcut değildir. İstediğim çeşit kahve,yiyecek,tatlı var. Bunlardan favorim Chai Tea ve yanında Sicilya Limonlu Cheesecake ve tabiki yazın da karamel vanilya frappuccino. Ama gelin görün ki ben hergün Starbucks Yeşilköy Dünya Ticaret Merkezindeyim hatta oranında Mayor benim :) Etrafımdaki en yakın Cafe Nero Taksim ya da Nişantaşında malumunuz gözden ırak olan gönülden de ırak olunabiliyor.Cafe Nero da insanlar daha entel,kültürlü,sosyal statüsü daha yüksek insanlar varmış gibime geliyor 3 kişiden biri kesin dergi kitap gazete okuyordur ama Starbucksda herkes cep telefonlarına gelen msjları okur en fazla :)
 Starbucksın bu şubesi gerçekten çok ama çok şirin :) Önce sizi çok güler yüzlü saygılı çalışanları karşılıyor artık o kadar çok gidiyorum ki buyrun Özlem Hanım hoşgeldiniz. Bİr Fiesta bi Chai Tea Latte değil mi diyorlar benim söyliyecek bir sözüm kalmıyor. Dışarda bahçe kısmı küçük ama şirket için gayet de iyi. Şimdi gel gelelim esas meselemize. YA bu Starbucksdakiler ne kadar çok DEDİKODU yapıyor. Yani gelen müşterilerin çoğu tamam iş adamı iş kadını çalışan. Biri patronunu eleştirir biri iş yerindeki çalışan arkadaşının arkasından konuşur sonra ay şekerim akşam nerdesin derken etrafa şöyleeeee bir göz ucuyla erkek taraması yapılır ortamdaki tüm yakışıklılar çember altına alınır. Abartmıyorum geçen 12 kız 1 erkek aynı masa etrafında toplanmışlardı yazık oldu çocuğa acıdım. Beni sorucak olursanız ben tek başıma takılıyorum. Kendi işimin müdürü oldum ya ondan çalışanımız yok :) İnsanlar yaş ilerledikçe çocukluklarını gençliklerini unutup bir hırs peşinde adeta at yarışı şeklinde kariyer kovalamaya başlıyorlar. Bunları böyle ufak bir cafede insanların yüzünden okumak o kadar kolay ki. Hepsi stres sıkıntılı bir ifadeyle ya karşısındakine ya da başkalarına gövde gösterisi yapıyorlar. Ben senden üstünüm sen beni geçemezsin gibi sürekli bir yarış. Konuşmaları inanın dinlemiyorum o kadar minik bir yerki dipdibe oturmaktan ister istemez duyuyorsunuz. Bazen diyorum ki bu düzen hep böyle mi olucak hep mi itiş kakış . Aman neyse çok fena dedikodular dönüyor kahve bahane dedikodu şahane yani.Kadınlar yüksek topuklu bakımlı çantalı erkeklerde takım elbise dışında çok bir alternatifleri yok maalesef. Birbiriyle tanışmak için burda yan masaya kahve ısmarlandımı daha göremedim ama kesin olmuştur. Çünkü sosyallik iş yerlerinde böyle öğlen molaları dışında pek de birşey yapılmıyor. Ben alıyorum kahvemi Uykusuzu mu yiyorum yemeğimi arada cep telefonumdan tweeterı takip ediyorum. Ben de kendi kendime dedikodu yapıyorum şimdilik :)

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Yeniköy


Benim İstanbul'da en çok huzur bulduğum yerlerden biri tabiki de Yeniköy. Bilmeyenler için Sarıyer Belediyesine bağlı İstinye-Tarabya koyu arasında kalan yalılarıyla köşkleriyle ünlü şirin minik bir yerleşke işte . Burayı bana sevdiren nedenlerden biri tüm ailemizin burada toplanması büyük aile yemekleri,mangal partileri,teras da kahvaltılar hepsi burada birleştirir bizi :) Yeniköyde çok güzel balık restrantları cafeler yalılar enfes boğaz manzaralı evler parklar var. Bunlardan en birincisi tabiki de Dünyanın en pahalı evlerinden biri olan Erbilgin Yalısı. Sonra en sevdiğim bir diğer yalıda jet sosyetenin düğünlerinin vazgeçilmezi Sait Halim Paşa Yalısı. Eee hep mi pahalı lüks yerler var demeyin bizim gibi her gün Cafe Nero'da kahvenizi yudumlayabilirsiniz tabiki :) Kahvaltı için yeniköy spor klubü adında çok kötü bir işletmeciliği olan ama inanılmaz manzarası olan bir yere yada ufak minik kalabalık Emek Kahvesine de gidebilirsiniz. Çok İyi balık için Takanik-Yalı Restrant yada ayak üstü minik sakin yer içinde Sandal Balık Evini tercih edebilrsiniz. Ohh mideler şişti bu göbek nasıl mı eriycek hooop giyinin bakalım spor kıyafetlerinizi koşu başlıyooor. Sahil boyunca koşu parklarından Sarıyer'e kadar ister yürüyüş,çekirdek çıtlatma,koşu,balık tutma, banklarda oturup denizi seyredebilirsiniz. Sessiz sakinlik sizi alıp götürsede buradan asla vazgeçemez olucaksınız. Kültür için bir kaç mekan görelim diyorsanız yol boyunca bir çok sinagog,kilise,tarihi eser konakları görebilirsiniz. Ulaşım için genelde ben Beşiktaş-Sarıyer minibüslerini tercih ediyorum. Etrafınıza baktığınızda her an bir ünlü görebilirsiniz çünkü İstanbul'un seçkin ve zengin zümresinin yaşadığı bir yer olarak bilinmektedir. Villa Park'ın önündeki kırmızı beyaz köşk Yeniköy'ün simgesidir eskiden köşk olarak kullanılan bina şimdi Irak Konsolosluğu olarak kullanılmaktadır. Zaten İstanbul'un en güzel yerlerini şu konsolosluklar almıyor mu deliriyorum hepsi çok ama çok güzeller.

22 Temmuz 2011 Cuma

TATİLDEYİM :))


Merhaba herkese nasilsiniz bakalim :) Beni soracak olursaniz gezenti halindeydim yine ve 6 gunluk bir Kibris tatili yaptik ailecek.Normalde ben ve tatil esittir ayvalik oldugunu bilirsiniz bu sefer bi degisiklik olsun uzak olsun diye yavru vatan Kibris'in Kaya Artemis oteldeydik.İsminden de anliyacaginiz gibi otel Efes Antik Kentindekidunyanin 7. Harikasi olan Artemis Tapinagindan esinlenerek birebir orjinal hali seklinde otel yapilmis. Bunun yani sira restrantlarin oldugu bina da Celcus kutuphanesi seklindeydi,hele ki Vatikan Kilisesinin kubbesini tarasimli binasi Roma Ask Cesmesi sutunlar Heykeller Afroditler Zeuslar derken kendinizi Roma İmparatorlugunun buyulu dunyasinin icinde buluyorsunuz.Pisstt reklam yapmiyorum ama inanin cok guzeldi falan filan diyip kesicem.Yedigin ictigin senin olsun bana gezip gordugunu anlat derler ya ondan.Gittkigimiz yer tam bir Survivor adasi gibi etrafta luks oteller disinda bisi yok harika mavi deniz kum gunes mimari bir otel gerisi guzel tabikin.Benim icin farkli olan kisimlari galiba sizun de ilginizi cekecektir. Turizmci oldugumuz icin adamlar yapmis abi garson sayisi yatak sayisi kalite cesitlilik mekan eglence bunlar bizi fazla etkiledi himmm bizdede bunlar olsa super olurdu demedik degil neyse... Efendim Kibris Yavru vatanimizin 20 temmuz Baris ve Ozgurluk bayraminda ordaydik coskuyla kutlanmis Tv dan gorduk,ya bu arada biz gezemedik disariya cikamadik cok utaniyorum ama 50 derece hissedilirken bu riski alamazdik :) aaa durun cook onemli bisey demeyi unutuyodum ya bu Kibris ta ben hic internete giremedim yurtdisi olunca hooop tel. İnternetini kapattim otelden de sadece wi-fi olan lobidennizin verdikleri internet sitelerine girebildim.Ama blogger,twitter.facebook yasakti :) Tabi bir de Ferhat Gocer konseri vardi otelde valla cok on yargilarim vardi sanatciyla ilgili ama amanin o ne guzel ses ne beyfendilik cok cok yurekten alkisliyorum cok guzel bir geceydi. Sonra sozun kisasi su ki bunca kalabalikta sanki tek basiniza tatil yapiyormusxasina sizi sikmadan yormadan herseyin mukemmeliyeyle sevgi saygi cercevesindeki personelin guler yuzlulugu harika ambiyansla birlesince gunlerin nasil gectigini anlamadik :) Otelden ayrilirken bu iyi yorumlarimizi otel calisanlarina da soyledim ve otelpuandan da yazicam belli mi olur belki tekrar giderim :)

15 Temmuz 2011 Cuma

Beni Kim Gözetliyor :)

Bugünlerde çok popüler olan Foursquare app. hepimiz biliyoruzdur. Akıllı telefon dediğimiz İphone Blackberry gibi telefonlarda olan bir uygulama fln.Neyse bilimsel açıklamamıda yaptığıma göre gel gelelim bunun sosyal içerikli boyutuna. Benim adım çıkmış 9'a inmez 8'e . Foursquare de sürekli check-in yapmamdan gitiğim gezdiğim yerleri görmenizden zaten biliyorsunuz. Şimdi burdaki ufak bilinmeyen detaylar var. Bu uygulama da arkadaşlarınızı siz isterseniz ekliyorsunuz isterseniz yerinizi paylaşıorsunuz. Bunun dışında da yaptığınız gezip gördüğünüz yerlerden değişik badge kazanıp arkadaş listesinde de bir numara olabiliyorsunuz. Bir çeşit canlı oyun :) Benim en sevdiğim yanı gittiğim rest. cafe de daha önceki tip-yani yorumları okumak,mayorlarına bakmak,popüleritesi,ekstra bir hediye ödül veriyor mu gibi. GEZENTİ olmanın ilk kuralı diyebilirim :) Bazı arkadaşlarımdan aldığım bilgilere göre işyerlerinde kavgalara bile sebep olabiliyormuş niye benim mekanımı sen aldın diye. Eee bizim evdede kardeş evimi bana geri ver gibi detaylar olmuyor değil. Gayet eğlenceli ücretsiz bilgi sahibi olabileceğiniz bir uygulama gezmeyi görmeyi eğlenmeyi sevenler için bire bir ha bu arada çok sevdiğim aktör Ashton Kutcher nasıl olduysa arkadaşım olmuş nereye gitse görebiliyorum kendisini sizde sevdiğiniz kişileri böyle takip edebilirsiniz :) Aman siz siz olun sakın sahte check-in yapmayın evde otururken I am at Ortaköy yaparsanız vallahi de foursquare sizi yakalar benden söylemesi :) hepinize iyi hafta sonları ve TGIF!!!


13 Temmuz 2011 Çarşamba

Ajpa Pekkan-Farkın Bu

İnsan hayatta neler yaşar neler görür değil mi ?. Mesela bugün bana bir mucize oldu. Tam her zaman ki yerimde öğle yemeğimi yerken, bir anda özel müşteri hizmetlerimden arandım. Sizi Ajda Pekkan Turkcell Kuruçeşme Arena ya özel olarak davet ediyoruz dediler. Bir anda havalara zıpladım kulaklarıma inanamıyorum küpelerim (Kiki's Design) evde olmasaydı da keşke takabilseydim. Gerisini anlatırsam ayıp olur diye yazmıyorum ama çok kızdığımız olaylarda oldu eeee her güzelin bir kusuru vardır ne kadar uğraştığımızı Allah biliyor. Efendim kısacası dün D&R da Ajda Pekkan Farkın Bu albümünü almıştım demek bu  bir işaretmiş işte hayırlısıyla yarın ordayız bu da bizim FARKIMIZ :)

Arabesque bundan böyle Arabesk :)

Efendim işte size ilk gezenti yazımı paylaşıyorum. Geçtiğimiz Cuma günü hadi kızlar bugün ne yapsak diye düşünürken iş çıkışı okul bitimi derken kendimizi ARABESQUE de bulduk . Aslında ben iki gün öncesinden rezervasyon yaptırmıştım. Arabesque İzzet Çapa'nın Çapamarka yeni mekânı. Yer her zamanki gibi Maçka'da zaten. Dergilerde internette sitelerde zaten gerekli bilgiler var ben size gereksiz bilgileri yazayım en iyisi. Öncelikle yeni açıldığı için fiyatları gayet uygun normal diğer mekânlarının %50 daha ucuz :) İçeriye girdiğinizde biz kendimizi Dubai de hissettik. Ya habibi ya habibi diye diye başlarımıza puşilerimizi taktık davul dansöz şovla birlikte göbekler attık. Tek eksik mekânın biraz ufak olmasıydı malumunuz orda kına gecesi yapan da var turistleri gezdirende bizim gibi eğlenmeye geleni de kadınların kalçalarından kaçalım diye bir o yana bir bu yana yatma şaşkın gibi olduk. Yemekler bizim damak tadımıza çok uygun az acılı Lübnan Arap yemekleriydi. Başlangıçta tıkandık o kadar dolu dolu çeşitleri yiyince midemiz bayram etti. Melike ve Berna ay evde olsak en fazla zeytinyağlı barbunya yerdik iyi yaptık oh miss dediler. Bu arada mekânın iç dekorasyonu sizi kendine çok bağlıyor her yer rengârenk arabic şatafatlı of of :) Bizim kızlar iç mimar oldukları için benden eminim daha fazla incelemişlerdir. Garsonlar çok efendiler zaten her çapamarka da olduğu gibi ama burada daha farklı bir özellikleri var çoğu Arap zenci :) Şarkıcıların ismini öğrenemedim ama sesleri çok güzeldi sanırım Beyrut’tan gelmişler.
 Evet, son olarak özetlersem biz çok eğlendik paranızı çarçur etmeyin gelin burada kazık yemeden hem yemeğinizi yiyin hem eğlenin üstelikte çok yakınınızda boğaza karşı oh püfür püfür. Aşağıda bazı resimler paylaşıyorum umarım sizde beğenirsiniz :)








Gezenti

Günaydın herkese merhaba yaklaşık uzun zamandır bu blogu açmak istiyordum ama ismi ne olsun diye düşün düşün kafayı yedim en sonunda gezentim olsun bitsin dedim :) Gezdim gördüm yazdım çoktan kapılmıştı. Bildiğiniz gibi gezenti çok gezen çok gören gördüklerini paylaşan mı demek yoksa gidemedim göremedim yazamadım mı bunu ilerleyen zamanlarda hep birlikte göreceğiz. Umarım her şey tadında olur ve yeni bir sayfada farklı boyutta sizleri güldürmeyi bilgilendirmeye devam ederim. HOŞGELDİNİZ :) by temizelozzlem